İKİ AÇIKLAMA Geçen hafta iki farklı kaynaktan çok önemli iki açıklama geldi. Bu açıklamaları okuyunca hem sevindim hem de endişeye kapıldım. Endişeye kapıldım, çünkü Türkiye’nin parçalanacağı, bütünlüğünü koruyamayacağı endişemizin ne kadar açık bir hakikat olduğunun haysiyetli aydınlar ve düşünce adamları, siyasetçiler tarafından da paylaşıldığını gördüm. Bu insanların, endişelerini dile getirmeleri ve içinde bulunduğumuz durumu resmedişleri, ülkemiz ve milletimiz için çanların çaldığının ifadesiydi. Sevindim, çünkü pek çok aydınımızın milletin kaderine sahip çıkışını gördüm. Oysa ki medyanın sihirli gücünü kullananlar neredeyse her olayı ters yüz edip milleti kandırıyor, memlekette bir bahar, bir barış havası estiriyorlardı. Bu yalancı bahara inanmak hepimizi huzurlu edebilirdi. Tam biz de kendimizi yalan rüzgarına kaptırıp huzuru (!) bulacakken bu aydınlar da nerden çıkmıştı. Tekrar endişenin büyüğüne attılar bizi. Açıklamanın ilki 300 kadar aydının imzasını taşıyordu. Önderliğini milliyetçi-ülkücü aydınların ve düşünürlerin yaptığı “Türk milletine çağrı” da Prof. İlber Ortaylı, Prof. Halil İnalcık, Hasan Celal Güzel gibi haysiyetli isimler de vardı. Medyadaki pek çok kalemşorun, PKK, terör, barış süreci (!) konularında estirdikleri bahar havasının yalancı bir bahar olduğu çok açık ifadelerlerle dile getirildi. Özetle şöyle: 1- Türk milletinin adı, vatandaşlık tarifi ve anayasadan çıkarılamaz. 2- Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz. 3- Milletin egemenliğini esas alan milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz. Evet bu bildiri milletimizin yüreğine su serpmiştir. Çok ciddi sayıda ve kalitedeki aydınların, medya şakşakçıları gibi ALDANIŞ VE ALDATIŞ içinde olmadıklarını görmek milletimizi; birliğinin bozulmayacağı ve vatanımızın parçalanmayacağı hususunda ümitlendirmiştir. Milletimiz sahipsiz olmadığını da görmüştür. Tabi bu bildirideki temel prensiplere cevaplar da hemen yetiştirilmiştir. Mesela milletten başka herkesin TARAFI olan bir gazete şöyle bir başlıkla çıkabilmiştir: “ Brakisefal Türkler” Evet Türk’ten bahsedilince hemen irrite olan geniş bir yazar-çizer çevresi var. Belki de milletimizin en büyük talihsizliği bu “ENDERUN GELENEĞİNİN GÜNÜMÜZ VERSİYONLARI” dır. Bir milletin kendi anayasasından ismi çıkarılmaya çalışılacak, vatandaşlık tanımlanırken Türk’ün isminden vazgeçilecek, vatandaşlarımız ayrıştırılmaya çalışılacak, milli devlet yapısı parça parça edilmeye çalışılacak… Millet de bunu “İleri demokrasi” aşkıyla izlemeye devam edecek… Milletin haysiyetli aydınları “olmaz böyle şey” deyince hemen yafta hazır olacak: ırkçılık yapamazsınız! Evet beyler. Doğrudur. Türkiye’de ırkçılık vardır. Ama bu ırkçılık sizin söylediğinizin aksine Türk milletine karşı uygulanmaktadır; Bahsettiğim ikinci açıklama ise Sezai Karakoç’tan geldi. Çok değerli bir düşünür olması yanında mevcut siyasi kadronun da gölgesine sığındığı düşünce haysiyeti olan biri Karakoç. Üstat Sezai Karakoç çok önemli tespitler yapıyor. Özetle: 1- MEDYA ÇOK GÜÇLÜDÜR. ÇAĞDAŞ TEKNOLOJİK İMKANLAR MEDYANIN GÜCÜNE GÜÇ KATMIŞTIR. ANCAK BU MÜTHİÇ GÜÇ MİLLETİ ALDATMAK İÇİN KULLANILMAKTADIR. 2- PKK ile başlatılan süreç yıkım sürecidir. Çünkü çözüm iradesi ne hükümetin ne de PKK’nın elindedir 3- Medya gücü sayesinde Güneydoğu hadiseleri bayram yapılıyor gibi gösterilmektedir. Sanki tüm sorunlar bitmiştir. 4- Çözüm PKK’nın da, hükümetin de elinde değildir. Çünkü MESELEYİ KAŞIYAN, TAHRİK EDEN DIŞARISIDIR. AMAÇLARI DA ÇOK NETTİR; TÜRKİYENİN PARÇALANMASI. 5- Hem kendilerini hem de bizleri aldatmaktadırlar. 6- Dış tesiri etkisiz bırakmadan bu iş halledilemez. Hükümetin ise dış etkiye ve onu etkisiz bırakmaya ait hiçbir açıklaması ve politikası yoktur. 7- Gelinen yeni aşama sadece, ülkemizi parçalamaya daha uygun hale getirmektedir. 8- Türkiye meselelerin yalancı baharlarla, yalancı barışlarla, yalancı anlaşmalarla çözemez. Evet her iki açıklama da aydınlarımızın önemli bir kesiminin Türkiye’nin meselelerinin farkında olduğunu göstermektedir. Bu bize güven vermiştir. Açıklamalara baktığımızda PKK, bölücülük, Kürtçülük konularında daha önceki yazılarımızın teyidini görmek hem üzücü hem de bizi rahatlatıcıdır. Aslında ülkenin meselelerini doğru okumak çok zor olmasa gerek. Asıl zorluk anlamakta değil de yerli olmaktadır. Yerli olan, milletin aydını olan insanlar, “Enderun geleneğinin günümüz versiyonları” olmayanlar, ortak teşhis ve ortak tedbir konusunda bir araya kolaylıkla gelebilirler. Temel sorunumuz MİLLETİN AYDINI, YERLİ AYDIN OLUP OLMAMAKTADIR… 30.03.2013 Dr. Mustafa AĞCA |