BU NASIL SÜREÇ Siz de merak etmiyor musunuz; “Terör örgütü ile görüşen namussuzdur” dedikten ne kadar sonra APO ile barış sürecini başlattık? Hemen barış gelmesin mi, barışı istemiyor musunuz demeyin! Elbette gelsin. Devletimizin kahredici gücü karşısında aman dileyen PKK’lıların, Kürtçülerin teslimi anlamındaki bir süreç başımızın üstüne! Böyle kazanılmış bir barışı kim istemez? Ama APO’nun da, PKK’nın da, uzantılarının da tavrı hiç de öyle teslim olmuş gibi değil. Adamlar istediklerimizi verin yoksa kan dökmeye devam ederiz tavrını sürdürüyorlar. Üstelik nelerin verildiği de net olarak bilinmiyor. Bu “barış süreci” dedikleri gelişme ile ilgili şu sözlere ve haberlere dikkat! Karayılan, “TSK’yı bitirdik. AKP savaşı kazanamayacağı için, önderlik ile görüşmeleri yapmak üzere yanına gitti.” “Biz değil TSK Kürdistan’dan çekilmelidir.” Emine Ayna : “Türk askeri boşuna öldü.” “Nevruz Öcalan’a özgürlük ve Kürtlere statü bayramı ilan edilecek.” Asker boşuna öldü sözü şehit aileleri başta olmak üzere bütün gazilerimizin bütün bir milletin yüreğine oturmuştur. ( Ayna da oturuyor. Ama Mecliste) PKK, TBMM üyelerini Kandildeki inlerinde Öcalan resmi altında kabul ediyor, görüşüyor. CİA ajanı Henri Barkey; iktidarın PKK ile yaptığı anlaşmayı memnuniyetle karşıladığını ifade ederek, yeni hedefi de ortaya koymuş. Buna göre Türkiye, kendi sınırları içerisindeki Kürtlerle ilişkilerini onarırken, İran, Irak ve Suriye’deki Kürtlerle ilişkisini derinleştirebilir… imiş. Öcalan; “Ne ev hapsi, ne de af ! Bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız.” Cengiz Çandar: “…sonuçta adını ne koyarsanız koyun, Türkiye adem-i merkeziyetçi bir ülke olacak. Federasyon, özerklik ya da Osmanlı dönemindeki gibi bir yapılanma.” Yine Cengiz Çandar’a göre; Öcalan’ın kafasında demokratik Cumhuriyet inşası ile Türkiye’nin yeniden yapılanması varmış. “Bunun için de yeni bir demokratik Cumhuriyetin inşası için anayasadan başlayarak atılması gereken yasal adımlar var… Öcalan, Hakan Fidan’la ve onun üzerinden Başbakandan aldığı sinyalle, Türkiye’nin yeniden yapılanmasına varacak bu iş diye stratejik karar almış.” “Türkiye’nin siyaset yapısı PKK’nın siyaset yapabileceği şekilde esnemesi ve bunun yasal ve anayasal güvenceye alınması gerekiyor… TÜRKİYE EN SONUNDA ÖCALAN’I HAPİSTEN ÇIKARACAK VE SİYASİ AKTÖR HALİNE GELMESİNİ KABUL EDECEK. YA SİYASALLAŞMIŞ BİR PKK… ÖCALAN ÖZGÜR BİR SİYASİ ŞAHSİYET OLACAK YA DA BUGÜNKÜ DURUM KANLI BİR ŞEKİLDE DEVAM EDECEK.” Kışanak: “Bugün sayın Öcalan resmi olarak muhatap alınmış görüşme ve diyalog başlamıştır. Kürdistan’da eşit ve özgür olmak istiyoruz. Özerk bir yönetim istiyoruz. Biz yaparsak doğru yaparız. KAZANIRSAK BÜYÜK KAZANIRIZ. SAYIN ÖCALAN ÖZGÜR OLACAK. Hep beraber kazanıp özgürleşeceğiz.” Bu sözlerde teslim olmuşluk psikolojisi mi var, yoksa dayatmanın verdiği bir şımarıklık mı var? Söyler misiniz, Türk Ordusu, Türk Devleti hangi savaşı kaybetmiştir ki bu dayatmalara her gün şahit oluyoruz? Üstelik bu İmralı görüşmeleri dedikleri süreç ne hikmetse Meclisteki anayasa hazırlıkları süreciyle beraber gidiyor. Şu artık öğrenilmiş olmalı: APO’ya verilen her taviz Türkiye Cumhuriyetinin parçalanması yolunda bir atlama taşı görevi görüyor. Çünkü amaç insanca yaşamak, ekonomik açıdan bölgesel geri kalmışlıktan kurtulmak, eğitim yetersizliğinden kurtulmak, insan haklarına sahip olmak, kültürünü yaşamak değildir. Amaçları bağımsız üniter bir Kürt devleti kurmaktır. Ama biz “dur bakalım ne olacak” demeye, seyir demokrasisine devam ediyoruz… |