26.02.2013
ŞUNLARI BİRLİKTE DÜŞÜNELİM Tuncay Güney(Ergenekon davası ile meşhur olan haham): “Ergenekon davası dönemi bitmiştir” diyor. Bir başka yazar; “ Türkiye finale hazırlanmalıdır!” diyor. Mehmet Şevket Eygi; “İslam tehlikededir. Din hem içerden hem dışardan tahrip ediliyor. Tek dinin İslam olduğu inancına aykırı olarak İbrahim’i dinlerden bahsediliyor. Israf, lüks, aşırı tüketim, saçıp savurma, aşırı konfor Müslüman zenginlerin özellikleri olmuştur. Emanet kesinlikle ehline verilmiyor. Müslümanlar birbirlerinden koparılmıştır.” diyor. Diğer yandan Türkiye’nin yıllardır bebek katili, binlerce insanın katili, terörist başı olarak tanıyıp bildiği Öcalan’la görüşmeler yapılıyor. Üstelik bu gelişmeler gerçek adıyla değil İmralı görüşmeleri olarak duyuruluyor. Bu da psikolojik harbin bir başka cephesi olsa gerek. Anayasa komisyonları anayasa hazırlık çalışmalarını hızlandırırken bir den Öcalan’la görüşmeler gündemi işgal ediveriyor. Yani anayasa hazırlıkları terörist başı Öcalan’la görüşmelerle beraber gidiyor. Bu görüşmelerle; idamı geri getirmek, PKK’lı teröristlerle görüşen BDP’lilerin dokunulmazlıklarına dokunmak gibi söylemler birden sona eriyor. BDP, PKK’nın meclisteki uzantısıdır denirken, AKP anayasa için BDP ile işbirliğine hazırım anlamında laflar ediyor. BDP ise Kışanak’ın ağzından; dümdüz bir yolumuz var o da özerk Kürdistan’dır diyor. AKP’nin kürt açılımı sonunda müzakere sürecine giriyor. Devlet kendi mahkum ettiği bir katilden adeta medet umuyor. Bu görüşmeler, BDP eş başkanın, “ Güney Kürdistan tamam, sıra Kuzey Kürdistan’da” ifadelerinin gölgesinde sürüyor. PKK ile müzakere sürecine, Türk milletinin aleyhine olan her hadisedeki gibi Batı’dan alkış kopuyor. Bir başka yerde ise sahneyi tamamlayan daha başka şeyler söyleniyor: Gazeteciler ve Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen 28. Abant Platformundan enteresan bir sonuç bildirgesi çıkıyor. Buna göre hiçbir resmi belgede Türk vatandaşlığının sosyolojik tanımı olmamalı imiş. Devlet herhangi bir üst kimlik tasarlama girişiminde bulunmamalı imiş. Yani Türk devletinde Türk üst kimliği sakıncalı imiş. Halkın bağrına basıp baş tacı ettiği bir televizyon prensi yarışmacıların göğsündeki Türk bayrağının üzerini kapatıyor. Türküm demenin ırkçılık olduğu söylenebiliyor. Türk hassasiyeti barışın önünü tıkıyor denebiliyor. Hatta daha ileri gidip PKK bir terör örgütü değildir denebiliyor. V.S Evet millet! Ne düşünürsünüz? Bu minval üzere o kadar çok olay ve söylemler var ki! Bir yandan da Türk milliyetçiliği ayaklar altına alınmaya çalışılıyor. Türkiye bir tiyatro sahnesi gibi. Sahnede o kadar çok söz, oyun ve olaylar var ki takibi, eleştirisi, itirazı mümkün olmuyor. Hatta doğruyu anlamak bile mümkün olmuyor. Ama sonuç, birazcık dikkat edilirse herkesin anlayabileceği netlikte ortaya da çıkıyor: Türkiye’de, Orta Doğu’da bir etnik yapıdan bir milletin doğuşuna şahit oluyoruz. Bu doğumda ebelik ise Türk milletine ve Türk devletine yaptırılıyor. Bir etnik gruptan bir millet yapılmaya çalışılırken, 5 bin yıllık yazılı dünya tarihi kadar kıdemli bir milletse kendi yurdunda millet olmaktan çıkarılıp etnik bir grup derekesine indiriliyor. Ve biz sahneyi ileri seyir demokrasisi adına izliyoruz… |