5.02.2013
NEREYE GELDİK BİZ İsminden de anlaşılabileceği gibi bu yapılanlar anlamaktan çok saldırmaya dönüktür. Amaç saldırmak olunca bilimsel, objektif yaklaşımdan elbette ki uzaktır. Toplumu aydınlanmaya, sağlıklı bir tarih şuuruna götürmez tersine çatışmayı daha da arttırır. Türk milleti üzerinde işleme konan projeler bizleri zihinsel açıdan felç etmiştir. Yukarıda bahsettiğimiz saldırıların amacı da aynıdır. Geçmişimizle hesaplaşma denen süreç ne hikmetse tarihimizin milli mücadele ve ardından kurulan Cumhuriyet dönemine yönelik işlemektedir. Türk Kurtuluş Savaşı ve akabinde kurulan Türkiye Cumhuriyet dönemi izole bir dönem midir ki? Tarihimizi (aklı başında tarihçilerin tespiti ile 5000 yıllık olduğu bilinen Türk tarihi) anlamak için bahsi geçen dönemi sorgulamak yeterli olabilir mi? Üstelik niyet doğruyu ortaya koymak da değildir. Eğer niyet, Cumhuriyet dönemini iyi anlamaksa bunun için en azından, çok büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığı Osmanlının son birkaç asrını anlamak şarttır. Medresesi çökmüş, medeniyeti zeval bulmuş bir milletin imparatorluğunu kaybettiği ama milli devletini de kurabildiği bu dönemi anlamadan, sorgulamadan günümüz Türk toplum ve devletini anlamak mümkün değildir. Cumhuriyet döneminde yapmaya çalıştığımız çağdaşlaşma, yenilenme çabaları hem zihinsel planda hem de pratik hayatta Osmanlı devrinde başlamamış mıdır? Cumhuriyeti kuranların, hataları ve sevapları ile birlikte değerlendirilmesi gerekirken; tersine bir saldırı ve hakaret üslubuyla Cumhuriyeti kuran milli mücadele kahramanlarını itibarsızlaştırmaya çalışmak neyin nesidir? ORTA YERDE, YÜZLERCE YILLIK GELENEKSEL BİR TOPLUM VE DEVLET YAPISINDAN ÇAĞDAŞ BİR TOPLUM VE YÖNETİM BİÇİMİNE EVRİLME İLE İLGİLİ YÜZLERCE- BİNLERCE SORUNLARIMIZ ELBETTE Kİ VARDIR. Ancak bu sorunları bilimsel metotlarla doğru bir şekilde anlamak varken, tarihimizin bir dönemini yok saymak hatta yerin dibine batırmak şeklindeki bir yaklaşım bir kasıt olmaktan başka bir anlam taşır mı? Türk insanı tarihini doğru anlayıp çağdaş çözümler üretmelidir. Tarihimize ve kimliğimize sahip çıkmak arzusu işin temeli olmalıdır. Aksi halde ne tarihimize, ne kimliğimize ne de Türk milletinin menfaatlerine sahip çıkamıyoruz. Türkiye’de kariyer sahibi, makam-mevki sahibi, isim sahibi olarak bilinen pek çok zevatın söz ve eylemlerine baktığımızda gördüğümüz sadece tarihimizden intikam alma çabasıdır maalesef. Mesela bir AKP’li milletvekili çıkıyor ve Ege’de savaş olmamıştır diyor. Yunanlıların İzmir’den- Polatlı’ya kadar yaptığı zulüm ve işgali görmüyor, şehitlikler bile sanaldır diyor. Buna nazire yaparcasına bir CHP’li milletvekili de çıkıyor(Hüseyin Aygün) Kurtuluş Savaşında Türkler Rumlara etnik temizlik yapmıştır diyebiliyor. Bir başka efendi(!)çıkıyor,milyonla Ermeni ve Kürdü kesti diyor. Sonuçta pek çok milli mücadele kahramanlarımız ve milli mücadelemiz başta Mustafa Kemal olmak üzere karalanıyor, itibarsızlaştırmaya çalışılıyor. Sağlıklı bir düşünce trafiğinin yapılamadığı, zihinlerin medya denen canavarca ablukaya alındığı, felç edildiği ve sonunda insanların rahatlıkla yanlışa yönlendirildiği bir ortamda sağlıklı fikirler üretmek hiç mümkün olmuyor. Bir yandan da Türkiye 36 farklı etnik yapıdan oluşur söylemi ısrar ve inatla devam ediyor. Hepimiz iyi biliyoruz ki Osmanlı devri modern milliyetçi hareketlerle sona ererken küllerinden Türkiye Cumhuriyeti doğmuştur. Bu doğuş Türk milliyetçilerinin fikri ve silahlı mücadelesinin eseridir. Milli mücadeleye onlar önderlik etmiştir. Tarihimizle yüzleşelim diyenler ise Türklerin tarihte kendi adlarıyla kurdukları ikinci devletin Türk karakterine sürekli saldırıyorlar. En başta da ismine tahammül edemiyorlar. Türkiye Cumhuriyetinin üniter yapısı bozulunca Türkiye’deki etnik gruplar devletleşince kazanan olacak mıdır? Hayır olmayacaktır. Kaybeden olacak mıdır? Elbette, Türk milleti kaybedecektir. Tabii Türk milletini oluşturan bütün unsurlar da beraber… Onun için son yıllarda gittikçe artan dozda Türk ismine ve Türk varlığına saldırılar olmaktadır. Artık hiç kimse rahat rahat Türküm diyemiyor. Diyenler ise hemen ırkçılıkla yaftalanıyor. Etnik ırkçılara ve onların destekçilerine soruyoruz: Türk’ün kurduğu onca devletin hangisinde ırkçılık olmuştur. Bunun cevabını aslında siz de çok iyi biliyorsunuz. Batının Türk’e tahammül edememe psikopatalojisi bu saldırıların ardındaki gerçek itici sebeptir. Bu saldırılar o kadar arttı ki Türk milliyetçilerini bir zamanlar ırkçılıkla suçlayanlar bile “Türk” lafzını ağzına aldıkları an ırkçılıkla suçlanabiliyorlar. Gelinen nokta çok nettir: TÜRK MİLLETİ KENDİ DEVLETİ VE ÇOĞRAFYASINDA ETNİK BİR GRUP MUAMELESİ GÖRMEKTEDİR. Seyir demokrasisine devam…
|